Empati
Eşduyu! Bundan daha güzel bir tarifi olamazdı. Günlük hayatımızda sıralanmış peşpeşe duyguyu yaşarken, bazen insanların sıradanlığa düşmesini görmek çoğu zaman beni şaşırtsa da, bu duyguyu yaşamında uygulayan insanları hayranlıkla seyretmekten kendimi alamıyorum. Bu ne yazık ki, öğrenilebilen bir şey olmaktan ziyade, içten gelen bir şey ve kabul etmek gerekir ki, insan karakteri açısından büyük bir kazanım.
Bu biraz da, insanın kendi çizdiği hayat yolunda, atacağı doğru adımlarla da ilintili.Tersi ise: ebedi içsel yalnızlık, her daim birilerini suçlama güdüsü, farkındasızlık ve iflah olmaz bir ruh hali. Çok var bunlardan..." Bunlardan " diyorum, çünkü neyi önlerine koyarsanız koyun, kendi dar çemberlerinde yaşamaya devam ederler. Şimdi sabah, sabah nereden geldik bu konuya derseniz, haklısınız. Orta okulda ders kitabı olarak okuduğumuz ve şimdi tekrar bu yaşımdaki aklımla tekrar okuduğum bir kitaptaki martı, fena dürttü beni.
EmpatiKendisini tanırsınız belki : Johnathan Livington Seagull...! Doymayı bilmeyen bir kitap kurdu olarak, neredeyse kendi tarihimin öncesinde okuduğum kitapları, bugünkü yaşımla okumak, bana bir şeylerde yol gösteriyor sanki : nereden nereye geldiğimi. Bu kitap da, böylesine bir şey. Yapabileceklerimizin sınırlarını zorlarken, kendimize özgür bir ufuk seçmek ve bu ufka doğru uçarken, yaşamlarımızdakilere birşeyler verebilmek. Ve sonuç olarak, bunu eşduyu dediğimiz, empatiyle gerçekleştirebilmek. Yani, kendi kanatlarımızla uçarken, başka kanatlara zarar vermemek... İşte o zaman güzel duyguların sürüsüyle, ufuklar sonsuzlaşabiliyor. Güzel insanlar, yerine varan duygular ve alaca maviler... Hep sevgiyle ... Fügen Sezer