Dünyanın Gözbebeğine Yolculuk: Amasra
Sokaklarında yürürken sıcakkanlı samimi insanlar, sizden korkmadan sevilmeye koşan kediler, köpekler ile dolu. İnsanın içini huzur kaplıyor. Her kapı önünde eski ayakkabılar içine dikilmiş bitkiler. Hatta ve hatta eskimiş klozet, süpürge makinesi içine dikilen çiçekler. Belki çoğumuzun eskimiş diyerek çöpe attığımız eşyaları, burada insanlar içine çiçek dikiyor. Samimiyet dolu şehir. Burada şehir kargaşasından uzak, huzuru ile arınmış, dinlenmiş, temiz havası ile tüm stresten arınmış, yeşili arkanıza alıp, mavinin huzuruna kavuşacaksınız.
Dünyanın Gözbebeğine Yolculuk: AmasraAmasra gezimize başlamadan önce tarihinden bahsetmek istiyorum. Amasra, Batı Karadeniz Bölgesinde, Bartın iline bağlı bir ilçedir. Denize doğru uzanmış bir burun, burnun iki yanında korunaklı birer liman görevi gören iki koy ve ana karaya bağlı bağımsız adalarına sahip olan Amasra, antik dönem de Amastris 3000 yıllık tarihi, hem çekicilik ve balıkçılığa dayanan yerel sanatları, hem de kendini çevreleyen ormanlık alanlarına sahip bir yerleşim yeridir. Türkiye’nin ilk turizm kasabası olma özelliğine sahip Amasra hâlen özgün balık lokantaları, otelleri ve ev pansiyonlarına sahip bir turizm bölgesidir. Ayrıca sanatçı Barış Akarsu'nun memleketidir. Barış Akarsu, Ocak 2007'de çıkardığı son kasetini Amasralılara ithaf etmiştir. Amasra'da Barış Akarsu heykeli ve parkı bulunmaktadır.
Kuş kayası yol Anıt'ıAmasra’ya giderken ilk olarak Kuş kayası Yol Anıtına uğruyoruz. Kuş kayası, Batı Karadeniz Bölgesinde Roma İmparatorluğu döneminde yaptırılmış olan bir anıttır. Roma Dönemi’ne ait askerlerin su ihtiyaçlarını giderme, dinlenme amacıyla yapıldığı bilinmekte olup, Anadolu’da tek olduğu bilinen anıttır. 160 adet basamaklı merdiven çıkılarak görülebilen yüksek bir konumdadır. Merdiven çıkarken yorulanlar için dinlenme amacıyla düşünülen banklar bulunmaktadır. Kaya dilimleri üzerine işlenmiş, birbirini tamamlayan iki kitabe bulunmaktadır. Bir insan figürü ile bir kartal figürü içermektedir. Başı kopuk kartal gücü simgelemekte, insan figürü ise hâkimiyeti simgelemektedir. Burada kuşbakışı Amasra’yı seyredip eşsiz manzara fotoğrafları çekerek, Bakacak Tepesine gitmek için ayrılıyoruz.
Bakacak TepesiBakacak Tepesi, Fatih Sultan Mehmet'in, ‘Lala Lala Çeşhm-i Cihan bu mu ola? diyerek seslendiği yer. Rivayete göre İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet ticaret gemilerini kontrole geldiğinde Lalası ile gezintiye çıkar ve Bakacak Tepesinde duraksar. Burada Amasra’ya hayran kalır ve lalasına Lala Lala Çeşhm-i Cihan bu mu ola? Burası ise bizim ola der ve Ceneviz krallığını çağırtır. Kan dökmeden, savaşmadan alır. Amasra’ya kuş bakışı bakabileceğiniz, közde mısır, Türk kahvesi içerek manzarayı seyir edeceğiniz tepe. Hatta burada el emekleri ile yapılan organik yiyecek içecek satan, sizi gördüğü an sıcacık samimi ses tonuyla hoş geldiniz diyerek ağırlayan tezgâhtarlar bulunmakta. Bakacak tepesinde kahvemizi içerek bu eşsiz manzaradan ayrılıp, Amasra tarihi çekiciler çarşısını ziyarete gidiyoruz. Burada ıhlamur, şimşir, dişbudak, ceviz, kiraz ve kızılağaç gibi ağaçlar kullanılarak yapılan yazılı levhalar, çerçeveler, çerez takımları, isimlik, anahtarlık, hayvan figürleri vb. eşyalar satılmaktadır.
Amasra lokumcusuBuradan alışverişimizi yaparak meşhur Amasra lokumcusun da duraksıyoruz. Yemeğe doyamadığımız lokumlardan sevdiklerimize de ikram etmek için paket yaptırıp Şapel’e doğru ilerliyoruz. Eski adı Chapel küçük kilise anlamına gelmektedir. 15. yy. da mescide dönüştürülen Şapel, 1930 yılında da ibadete kapatılmıştır. 2002 yılında Amasra Müzesi tarafında restore edilerek “Kültür ve Sanat Evi” olarak hizmete açılmıştır.
Amasra kalesiBurada tarih kokan sokaklar da yürüyerek Amasra kalesi, zindanlar ve gözetleme kulesine geçiyoruz. Amasra kan dökülmeden alınan tek şehir olduğu için, sadece komutan ve askerler tutsak ediliyor. 2 tane büyük zindan bulunmakta olup sol tarafta komutanlar sağ tarafta askerler tutsak edilmiştir. Atatürk lambaderi bulunan gözetleme kulesine çıkıyoruz. Eşsiz manzaraya hayran kalmamak elde değil. Küçük liman ve büyük limanı aynı anda görebileceğimiz yer.
Fatih CamiiBuradan ayrılarak Fatih Camiye doğru ilerliyoruz. Amasra’nın 1460 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından, fethi sırasında camiye çevrilen yapı, her Cuma ve Bayram namazlarında hutbenin kılıç çekilerek okunması geleneği yaşatılmaya devam edilmektedir. Cami avlusun da bulunan ıhlamur ağacının altında dinlenerek yapıtlar, kapı süsleri, çiçekler ile dolu bahçelerden gözlerimizi ayıramıyoruz.
Kemere köprüsüBurada dinlendikten sonra Kemere köprüsüne doğru ilerliyoruz kapı önlerinde, sokak kenarlarında, eskimiş pantolon, ayakkabı, klozet, süpürge makinesi, kumbara daha sayamadığım bir sürü eski eşyalara çiçek dikildiği, bitki yetiştirdiklerini görmekteyiz. Şahane eşyalara, yaratıcı fikirlere bakarak kemere köprüsüne doğru ilerliyoruz. Kemere köprüsü Dünyada ilk yarım ada ve tam adayı birleştiren Roma döneminde yuvarlak kemerli ve tek gözlü taş kemer şeklinde inşa edilmiştir. Bir rivayete göre bu köprüden ilk defa geçen, bir dilekte bulunup 3 adet taş alarak kemere köprüsü üzerinde yer alan tek göze atmayı başarırsa, dileği kabul olurmuş. Bizde niyetimizi alarak taşları attık. Kabul olması dileğiyle. Buradan Ağlayan ağaca doğru yürüyoruz. Ağlayan ağaca çıkarken yol kenarlarında meşhur incir reçeli alarak devam ediyoruz. Ağlayan ağaç büyük Selvi ağacından ismini almıştır. Denizden ve rutubet den almış olduğu nemi bünyesine fazla geldiği zaman bıraktığı söylenmektedir. Nisan ve Mayıs aylarından yılda 2-3 defa gerçekleştirdiği için halk tarafında Ağlayan Ağaç ismi verilmiştir. Ağacın gerçek adı Selvi’dir. 300-350 yaşında olduğu tahmin edilmektedir.
Tavşan adasıAmasra Tavşan Adası’nı en iyi manzarayla görebileceğimiz panoramik görseller çekebileceğimiz alan. Adanın arkasındaki dağa baktığımızda Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gökyüzüne bakan silueti dikkatimizi çekmektedir. Buradan tekne turuna geçmek için ilerliyoruz. Sahilde denizin keyfini çıkaran insanlar, kıyıda balıkçılar dolu. Tekne turunda gezimizi tamamlıyoruz. Amasra’dan ayrılmadan bir balıkçı restorandın da şahane günlük taze çıkan balık ve meşhur salatasından yiyerek gezimizi tamamlıyoruz. Dünyanın gözbebeği olan Amasra’ya mutlaka gelmenizi bu atmosferi solumanızı tavsiye ediyorum.
Büşra Çelik