Deprem sonrası stres bozukluğuna dikkat
İSTANBUL (İGFA) - Kişiyi aşırı derecede korkutan, dehşet içinde bırakabilen, yoğun bir çaresizlik hissi yaratan olağan dışı ve beklenmedik birtakım olayların yol açtığı etkilerin ruhsal travma olarak adlandırıldığını belirten uzmanlar, ani ve beklenmedik zamanlarda meydana gelen şiddetli depremlerin de travmalara yol açabileceğini belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, deprem ve depremin neden olduğu ruhsal travmaya ilişkin değerlendirmede bulundu.
Travma sonrası stres bozukluğu belirtilerinden bahseden Psikiyatri Uzmanı Dr. Erman Şentürk, “En önemli belirtiler uykusuzluk, kâbus görme, uyku bölünmeleri, uykuya dalamama, olayla ilgili anıların, seslerin rahatsız edici biçimde kişinin gözlerinin önüne gelmesi sayılabilir. Ayrıca belirtiler arasında kişinin sürekli olarak olayın tekrarlanacağı korkusunu hissetmesi ve bu nedenle tetikte ve diken üstünde hissetmesi, çok kolay irkilme, gerginlik, bunaltı hissi, çabuk sinirlenme, başkalarının kendisinin yaşadıklarına anlamadığını düşünme, bir nevi çevreye yabancılaşma ve olayı hatırlatan olaylardan huzursuz olma ve bu durumlardan kaçınma davranışlarını çok sık gözlemliyoruz.” dedi.
DEPREMİ YAŞAYANLARIN YÜZDE 20’Sİ TSSB’YE YAKALANIYOR
Travma sonrası stres bozukluğunun uzun yıllar sürebilen ve ciddi iş gücü kaybına yol açabilen bir rahatsızlık olduğunu vurgulayan Psikiyatri Uzmanı Dr. Şentürk, yapılan çalışmalarda depremi yaşayan insanların yüzde 20’sinin travma sonrası stres bozukluğuna yakalandığını gösterdiğini belirterek, "Bazı kişilerde bu duruma daha yatkınlık olabiliyor veya bazı kişiler bu duruma daha dayanıklı olabiliyor. Bizim için kimlerin travma sonrası stres bozukluğuna yakalanacağı ya da kimlerin daha uzun süre bu durumu yaşayacağını önceden bilmek çok kolay olmuyor ancak bununla ilgili birtakım sinyaller ve belirtiler bulunuyor.” dedi.
Travmadan ciddi anlamda etkilenen ve ağır belirtileri olan kişilere psikiyatrik tedavi önerildiğini ifade eden Dr. Şentürk, ilaç tedavisinde daha çok antidepresan tedavisi uygulandığına dikkati çekilerek, "Aynı zamanda birtakım anksiyolitik tedavileri de eklenebiliyor. İlaç tedavilerinin yanı sıra aynı zamanda terapilerin de etkili olduğunu biliyoruz. Özellikle bilişsel davranış terapi adını verdiğimiz terapi yöntemi bu sürecin daha kolay atlatılmasında kişilere yardımcı oluyor" diye konuştu.