Babam Derdi Ki

Yıllarca bir çınarın altında yatıp, gölgesinde huzur bulanlardan hani... Yılların "ne zaman geçti ki bunca yıl ? " dedirten geçişlerinde, vakarla ayakta duran ve meyvesi güven ve huzur olan bir gölge. İşte ben de ömrüm boyunca bu gölgeyi bana armağan eden bir babanın zaman zaman kullandığı, sanki sıradanmış gibi sarfettiği cümleleri sık sık hatırlayıp, yol haritamı çizmeye çalıştım. Oldu mu, bilmiyorum ama haklıydı. Yanıldığı tek nokta, evdeki hesabın, sokağa pek uymamasıydı. Zaten benim de şaşkınlıklarım bundan. Bazen doğru süte, doğru maya da tutmuyor maalesef. Yol doğru da, bazı engebeler, bazen gereksiz duraklamalara sebep veriyor.

Olsun, en azından yön doğru.

"Önce insanı oku " derdi, tüm alması için önüne dizdiğim kitap listesine bakarken. "Ve okuduklarınla, insanı harmanla" diye de eklerdi.. Yine haklıydı. Ama en büyük haklılığı, yokluğundan sonra yaşama imzasını attı. Sokak başkaydı. Ve en önemlisi ders de o zaman başlamıştı. İnsanı okumak... Bir yüreğe girmek ve orada kalabilmek. En zoru buydu işte. Haydan gelip huya gitmeyen miraslardandı sarfettiği cümleler. Ne yaparsanız yapın, ne işle uğraşırsanız uğraşın, insanın kendisinden memnun olması kadar güzel bir şey var mı ? Ben burada günümüzün moda tabiri " ego" dan bahsetmiyorum. Neticede o da biraz gerekli. Ama... mutluluğun altın anahtarı, bazen bir çift sevgiyle bakan gözde, bir cümle tatlı sözde ve hayatımızdaki insanlara verdiğimiz güvende, ama en önemlisi, sevdiklerimize " ben senin için hep buradayım " diyebilmekte. İnanın o anahtarın her hangi bir yürekte bile açmayacağı kilit yoktur. Babam derdi ki... evet çok şey söyledi ama içinde hep insan sevgisi vardı ve karşılığını da aldı. Şimdi miras devir sırası bende. Ne kadar başarabiliyorsam... Bugün yaşamın renklerinden bir sayfa daha. İstesek de, istemesek de geçiyor. Mesele içini doldurabilmekte. Ve ne ile doldurursanız, inanın bir gün hepsi ödülünü ya da cezasını size geri veriyor. Ya ilahi bir huzur ya da ebedi bir yalnızlık. Karar sizin. Hep sevgiyle ...

Fügen Sezer