Yazmadığım 1 ay ya da daha uzun süredir, ülkede ki özellikle siyaset ve hukuk alanında oluşan gelişmeler fazlasıyla beni ve eminim bir çoğumuzu son derece rahatsız etmiştir. Ne yazık ki, güzel ülkemiz her geçen gün cehaletin bataklığına saplanırken bizler gibi özgür ve özgün düşüncelerini sosyal medyada paylaşmak isteyen nice insanlar baskı altına alındık. Bunun içinde tabi ki, Atatürkçü olan bizlerin de hesabı ya da hesapları geçici olarak ta olsa askıya alınıyor ve hatta devletin emniyet birimi tarafından ifadeye çağırılıp gözaltında tutulduğunu da biliyoruz. Hepimiz biliyoruz ki, bu girişimler kendileri gibi düşünmeyen kesimleri korkutma ve sindirme politikasıdır. Her birimiz az ya da çok bu sindirme veya korkudan nasibimizi aldık. Hangimiz düşüncelerimizi özgürce ve istediğimiz gibi ifade edebiliyoruz ki ? Tüm bu gelişmeler karşısında ister istemez otosansür uyguluyoruz.

Ben de çoğu kişi gibi kendimi kısıtlayacağım özellikle eğitim, siyaset, adalet-hukuk gibi konularda yazmamaya karar verdim. Devletimizin adı, Türkiye Cumhuriyeti olmasına karşın Cumhuriyetten ve Atatürk devrimlerinden hızla uzaklaşmamız eminim hepimizin canını fazlasıyla acıtıyor. Bazen kendi aramızda konuşurken artık siyaset yerine çiçek, böcek vb konularda yazmak zorunda kalabileceğimizi ifade ediyorduk. Sanırım artık tam da bu noktadayız. Geldiğimiz bu durum, istesek te istemesek te bizleri suya sabuna dokunmayan konular hakkında yazmaya itiyor. Ben de, artık böylesine zor bir dönemden geçerken politik konular yerine benim ilgimi çektiği kadar sanırım sizlerin de ilgisini çekebilecek çok farklı konularla aranızda olmaya devam edeceğim. Şimdilik yazımı sonlandırıyorum. Herşey gönlümüzce olsun ve daima barış ve sevgiyle kalalım. Hoşçakalın...

Özge Akçakaya