Ali Başarır'dan Doğa ve Müziğin Yolculuğu

Neo Naturalness Projesi nedir ve kaç eserden oluşmaktadır?

            Neo Naturalness, doğa ve insan etkileşimini ve duygu durumunu neo klasik tür ile birleştirmiş olduğum bir solo müzik projesidir. Neden doğa dersek, insan doğayı etkilediği gibi, doğa da insan tabiatını etkilemektedir. Daha iyi anlaşılması için basit bir örnek vermek gerekirse; şehir ve teknolojik hayatın üzerimizde yarattığı stres ve diğer olumsuz etkilerinden kurtulmak için doğaya gidip huzur bulmamız diyebiliriz. İnsanlar var oluşundan bu yana doğa ile sürekli etkileşim içerisinde olmaktadır. İnsanlar doğanın sunmuş olduğu şartlara uyum sağlamakla birlikte, doğal çevreyi de kendi gereksinimleri doğrultusunda değiştiren etkiler ortaya koymaktadır. Bunun sonucunda da ortaya ‘insan ve doğa etkileşimi’ sonucu çıkmaktadır. Neo klasik kelimesinde ki ‘Neo’ ve doğa kelimesinde ki ‘natural’ ve sağlık anlamında olan wellness kelimesindeki ‘ness’ ifadelerinin birleşimi bu projenin ismini oluşturmuştur.

            Proje üç parçadan oluşmaktadır. Eventide, Riverside ve Early Riser.

Neo Naturalness projesi nasıl bir hazırlık aşamasından geçti? Parçalar nasıl ortaya çıktı?

            Öncelikle projede olmasını istediğim etki müziğimin arkasında doğa seslerinin de eşlik etmesiydi. Bunun için bir süre doğal ortamlarda alınmış profesyonel doğa ses kayıtlarını araştırma ve dinleme sürecim oldu. Gözlerimi kapatıp kayıtlardaki doğayı dinlemek bana oldukça ilham verdi. Ağaç yapraklarının rüzgarda çıkardığı hışırtılar, nehir üzerine yağan yağmur, doğada yürüyüş yapan insanların her adım attıklarında çıkardığı kuru dal ve yaprakların sesleri, rüzgar uğultuları, kuş cıvıltıları… Sonrasında hayal gücümü kullanarak üç farklı hikaye yazdım. Bir akşam üstü güneşin batışı ve insanın içine dönüp kendisiyle yüzleştiği anı anlatan ‘Eventide’, nehir kenarında huzur arayışı içeren ‘Riverside’ ve sabah gün doğumunun ilk ışıklarıyla hayat devam ediyor teması içeren ‘Early Riser’. Parçaların her biri için doğa ve insanın nasıl etkileştiğinin anlaşılması adına olabilecek en uygun neo klasik ritim ve algoritmayı piyano üzerinde kurgulamaya çalıştım. Bunun yanısıra doğa kayıtlarını da uygun şekilde parçalara ilave ederek bestelerin daha pozitif bir etki bırakması adına standart 440 hertz yerine, evrende var olan doğal titreşim değerlerinden olarak kabul gören 432 hertz’de parçaları kaydettim. Bu şekilde içime oldukça sinen, bana göre insan ve doğa arasındaki benzersiz ilişkiyi, iyileştirme gücünü anlatan sesli bir kitap gibi bir proje ortaya çıktığını söyleyebilirim.

432 hertz müziğin farkı nedir?

            Söylentilere göre 432 hertz’e göre akort edilmiş müzik daha doğaldır çünkü doğada var olan ‘la’ sesi 432 hertz’dir. Müziği 440 hertz’e akortlamak müziğin doğallığını kaybetmesine neden olur. Bir başka söylenti Mozart, Bach, Vivaldi gibi eski büyük bestecilerin piyanolarını 432 hertz’e göre akortladıklarına dair. Kimi söylentilere göre kalbin doğal atışıdır 432 hertz. Daha radikal görüşlere göre bu frekans bizi huzura ulaştırır ve çakralarımızı açar. 432 hertz daha huzur verici, daha kapsayıcıdır. Hatta bazı kişiler sadece bu yüzden 432 hertz’lik sinyaller dinleyerek meditasyon yapıyor. Tabii bu söylentilerin büyük çoğunluğunun bilimsel bir ispatının olmadığını biliyoruz ama yine de peşin hükümlü olmamak gerek. Hayatın anlamını çözdükten sonra bize eşlik eden müzikler ister 432 hertz olsun ister 440. Mesele bizim o şarkıyı nasıl hissettiğimizde bitiyor.

Eserler neyi anlatıyor?

            Bir akşam üstü sallanan sandalyesinde günün yorgunluğunu, hayatın çoğu zaman süregelen tekdüzeliğini, batmaya yakın güneş ışıkları eşliğinde elinde kahvesiyle, akşam üstünün sadece doğa seslerini dinleyerek anın getirdiği o huzuru hissetmeye çalışan bir kişinin hislerini imgeleyerek ortaya çıktı ilk olarak Eventide’ın notaları.

            Sonrasında ortaya çıkan eser beni o kadar tatmin etti ki, doğa ve müzikten kaçış yok diyerek, doğa ve insan birleşimini daha detaylı iredelemek istedim. Akabinde aklıma nehir sesi geldi. Çünkü bence nehir gibidir insan, sadece yüzeysel bilinir; derinliklerinde ve çağlamasında ne fırtanalar koptuğunu kimse bilemez. Sadece sessizce akar ve gider diye düşünerek ikinci eser Riverside’da bu adımların birleşimiyle ortaya çıktı ve bu ilk iki parçayla Neo Naturalness projesi gerçekten benim için çok özel bir anlam kazanmıştı.

            Kendimizle yüzleştimiz, nefes aldığımız, gövdemizden akıp giden nehri irdelediğimiz o sessiz gecenin sabahı yeniden yaşadığımız hayata, bizi iyileştiren doğaya merhaba dediğimiz ve kaldığımız yerden devam ettiğimiz, güneşin ilk ışıklarının bize yol gösterdiği ‘Early Riser’ da bu fikirleye ortaya çıktı ve Neo Naturalness projesinin üçlemesi bu şekilde tamamlanmış oldu.

            Dinleyen herkesi biraz olsun tekdüzelikten çıkarıp, aslında doğanın bir parçası olduğumuz gerçeğini unutturmamak en büyük amacım.

            Doğaya saygı ve ona dönüş en büyük kurtuluşumuz olacaktır.