5 Aralık 1934 / 2022 Ne Değişti?

5 Aralık tarihi, takvim yapraklarında yer alan, sıradan bir tarih değildir.

 

Türk kadınının Seçme ve seçilme haklarına kavuştuğu, birey olarak sayıldığı gündür.

 

Türk kadınının, emeğinin, çabasının ve zekâsının fark edilerek, onun onurunu korumak için adım atılan, önemli bir gündür.

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bu hakları vermek için, TBMM’de mücadele ettiği unsurlar, ne yazık ki bu haklarımızı yok saymak için bugün yine görevlerinin başında.

 

5 Aralık 1934’te kadın haklarında büyük bir devrim gerçekleşti.

 

‘’Cahil’’ diye tanımlanan, devrimin her aşamasında yer alan kadınlar o gün, verilen tüm haklarını benimseyip, bütün güçleriyle sahip çıktılar.

Bugün, kadın haklarını yok saymaya çalışanlara, kadını toplumdan koparmaya çalışanlara, eğitimde kadına uygulanan ayrımcılığa, kadın cinayetlerine, istismara, tecavüze karşı sadece kadınlar olarak değil, kadın erkek birlikte mücadele etmek zorundayız.

 

 

Aklı haktan, hukuktan, adaletten, eşitlikten ve insanlıktan yana olan herkes bu mücadeleye destek vermelidir.

 

Öncelikle eğitim alanında, kadın-erkek tüm eğitimcilere büyük görevler düşmektedir.

 

5 Aralık 1934 yılında biz Türk kadınları, sadece seçme ve seçilme hakkına sahip olmadık, bu önemli devrimle Batılı ülkelere de umut olduk, örnek olduk…

 

Yaşadığımız bu dönemde, sokakta korkmadan yürüyen kadınları, İstediği mesleği özgürce seçebilen, şiddete, tacize uğramayan kadınları,

 

Bilimle, sanatla uğraşan kadınları, Gelecek kaygısı olmayan kadınları,

 

Hiç bir ayrıma tabi tutulmayan,  sadece insan olarak görülen kadınları,

 

Toprağını özgürce eken, emeğinin karşılığını alan kadınları,

 

Çocuklarının geleceğine, ülkesinin geleceğine güvenle bakan kadınları,

 

Çocuklarının eğitimini, beslenmesini, barınmasını hiç tasa etmeyen kadınları,

 

Sadece sevgililer gününde, anneler gününde değil, her gün baş tacı edilip hatırlanan kadınları,

 

Özgürce gülen, kahkaha atan, üreten, çalışan, mücadele eden kadınları anlatabilmeliydik,

 

Ne yazık ki kadının toplumda ki yerini, yaşadığı zorlukları, yaşanan haksızlıkları hepimiz biliyoruz.

 

Kadın erkek demeden, toplum olarak hep birlikte sahip olduğumuz haklarımızı korumak için mücadele etmeliyiz.

 

Cumhuriyetle kazandığımız haklarımızı kısıtlayan zihniyete, birlikte karşı koymalıyız.

 

Hangi görüşten, düşünceden, etnik kimlikten, kültürden olursa olsun toplumun her kesiminden kadınların Mecliste söz sahibi olmaları için mücadele etmeliyiz.

 

Kadınların sosyal hayattan giderek uzaklaştırıldığı, haklarının yok sayıldığı, kadının bu toplumdaki rolünün sadece eş ve anne olduğunu dayatan zihniyetin hâkimiyetine karşı, her kadın ‘’haklarımı korumak için yeterince mücadele ediyor muyum? ‘’ sorusunu kendine sormalıdır.

 

Kadına, giderek azınlık gözüyle bakan, son yirmi yıldır kadının toplumdan ayrıştırılma çabaları, kadınların uğradığı haksızlık ve zulüm, yine kadınların ve duyarlı erkeklerin çabalarıyla son bulacaktır.

 

Bize kazandırdığı haklarla, birçok ülkeden önce var olduğumuzu dünyaya ilan eden başta, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere, tüm devrimci kadınların anılarına saygıyla,

 

Ebru Oğuzhan Yeter