

Çünkü böylesine özel günlerin babamsız hiçbir anlamı olmadığını yaşayarak çok daha iyi anladım.
Ben, 19 Temmuz 1977’de doğdum onun büyük kızı daha doğrusu ilk göz ağrısıyım.
Bu yüzden, babamın gözünde çok farklı bir yerim vardı.
Benim dışımda iki de kız kardeşim var elbette babam onları da çok severdi.
Ama dediğim gibi benim yerim çok farklıydı bana inanılmaz düşkündü.
Öyle ki ikimizin arasında çok farklı bir bağ vardı.
Ben babamın, insancıl, beni dinleyip, anlayabilen ve sevecen karakterini çok severdim.
Elbette anlaşamayıp tartıştığımız zamanlar da olurdu ama tartışsak bile asla birbirimize küsmezdik.
Vefatının üzerinden tam 12 yıl geçti ve ben bunca yıl ne çabuk geçti hiçbir zaman anlayamadım ve eminim kalan ömrümde de anlayamayacağım.
Ama çok önemli bir gerçek var ki babacığımı çok ama çok özledim, onun hayatımdaki yokluğu, eksikliği her zaman kendini belli ediyor.
Bu yüzden babası hayatta olan insanlara gıpta ile bakıyorum.
Değerli dostlarım, anneniz babanız ve diğer büyükleriniz hayatta iken kıymetlerini bilerek yaşayalım ve üzmeyelim.
Çünkü hepimiz iyi biliriz ki giden maalesef geri gelmiyor ve özlem gitgide daha fazla artıyor.
Benim 12 yıldır, hep bir tarafım kırık ve eksik. Yaşadığım sürece de bu hiç değişmeyecek.
Benim babam hümanistti. Benim babam şefkatli ve sevecendi. Benim babam fazlasıyla iyi niyetliydi.
Benim babam ilkelerinden hiç sapmazdı. Benim babam iflah olmaz bir sosyal demokrat ve aydındı.
Dostlar, bu yazımı yazarken duygusal yoğunluk yaşıyorum belki sizler de aynı duygusallıkta olacaksınız ama hayat acılarıyla ve güzellikleriyle devam ediyor.
Yazımı bitirirken aramızda olan olmayan tüm babaların ve baba adaylarının bu özel gününü en içten dileklerimle kutluyor, sağlıklı huzur dolu günler diliyorum.
Sevgiyle ve Barışla kalın…